Temeli Allah rızasına dayanan vakıflar, İslâm Âleminde, bilhassa Osmanlılarda büyük gelişmeler göstermiştir. “Allah katında kendiniz için neler hazırladıysanız onu bulursunuz” meâlindeki âyet-i kerime, “İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır” mânasındaki hadis-i şerifler, ecdadımızı yarış edercesine hayra koşturmuştur.
Vakıfların kurulmasına, yaşatılmasına âmil olan hadis-i şeriflerden birisi de şu mealdedir:
“Âdemoğlu öldüğü vakit ondan (her) ameli kesilir. Yalnız üç şey müstesna: Sadaka-i câriye, kendisinden faydalanılan ilim, dua edecek hayırlı evlât.”
Sadaka-i câriye ‘devamlı sevap akıtan, sevabı kesilmeyen yardımlar’ demektir. Bunlar, umumun menfaatine olan her türlü cami, medrese, han, hamam, köprü ve sebil gibi imaretlerdir ki, dünya durdukça bânilerine sevap kazandıracak hayır müesseseleridir.